Daha lig başlamadan, ülkenin en Süper Kupası'nda yaşananlarla bir kez daha kriptonit görmüş Süpermen gibi dağıldık. Kulüp yönetimleri bile gerginliği körüklemeden transfer meselelerini hep sona bıraktılar. Böylelikle ortaya böyle bir hafta çıktı
4. yıldız, 5 sezonluk hasret, 80 ruhu, Avrupa Kupası, ilk 10'a girmek, kümede kalmak, kalıcı olmak, taraftar bulmak ve benzeri. Hepsinin bir düşü var. 34 sayfalık defterin, ilk sayfası çevrildi. Ligin de sezon öncesi kupasının da adı "Süper" ya hani, hal böyle olunca etrafta pelerinli, göğsünde de Caps Lock tuşuyla kondurulmuş bir S harfi yazan, yumruğunu havaya kaldırmış (Tamam kahkülü olmasa da olur) bir sürü süper kahraman arıyorsunuz. Ama daha baştan yani ilk sayfa çevrilmeden ülkenin ennnnnn Süper Kupası'nda yaşananlarla bir kez daha kriptonit görmüş Süpermen gibi dağılıyorsunuz. İki takım kaptanlarının daha Süper Kupa maçı öncesi basın toplantılarındaki haliyle bile vaziyeti anlamak mümkündü aslında. Meslektaşımız soruyor, "Soma için yapılan yardım maçlarında takımlar saygı duruşunda beraber bulundular. Yarın bunu görecek miyiz?" İki kaptan da 4 saniye duruyor. Çalışmadıkları yerden geliyor soru belli ki. Ve Emre "Planlamadık ama neden olmasın?" diyor. Selçuk da "Gereken neyse yapmaya hazırız" diye yanıtlıyor. Fakat 24 saat sonra sahadaki gerilimin futbola baskın çıkışına şahit olunca lig adına umutlarınız karahindiba çiçeği gibi dağılıp gidiyor. Futbol demişken, sahi mevzumuz futbol. Ancak yaz ayında bile kulüp yönetimleri sağ olsunlar boş durmayıp sürekli ortalığı geren açıklamalar yapmaktan takımla ilgilenmeyi 2. plana attılar. Öyle ki G.Saray'da Atletico Madrid, F.Bahçe, hatta ilk haftadaki Bursa maçının ardından Prandelli'nin hep transfer ihtiyacından dem vurmasına, Beşiktaş'ta ise Bilic'in 10 numara-sağ bek tekerlemesi eşliğindeki demeçlerine şahit olduk. Evet ikisi de dün resmen bu transferleri yaptılar ama biri bu yüzden Süper Kupa'dan, diğeri de çok çok iyi oynamasına rağmen Devler Ligi'nden oldu. Hal böyleyken Emre'nin "Planlamadık" söylemi gibi kulüp adına daha birçok planlanmayan onca şeyi görünce "Yahu nasıl olur?" diye şaşırıp kalıyor insan. Yazın başındaki bazı transferler bile daha yeni uyum sağlarken transferin son günü kumarını oynayarak koskoca camiaların koskoca bir sezonu riske atmalarına akıl sır erdiremiyor insan. Neyse yine "Daha yolun başı" deyip yine Pollyannacılık oynayalım. 1. hafta itibariyle Beşiktaş'ın en hazır takım olduğunu da notların arasına ekleyelim. Fener ve G.Saray'ın ise yabancı tercihlerine göre maçtan maça değişen bir form grafiği gösterme ihtimali yüzde 1500. Hepsi biraz eksik, hepsi biraz gergin. Hadi bunları geçtim bazı zeminler bile futbol oynamaya müsait değil ki zaten. İyi haftalar...