• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SARAYDAKİ LABİRENT HALİL FİNCAN

SARAYDAKİ LABİRENT

halil.fincan@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 28.10.2014, 00:00
Sarayı sorunlarla labirente dönüştürürseniz çıkış kapısı yerine hep duvara toslarsınız. Hedefe sarılmak için sadece 'Duygun' olması da yetmez elbet, 'ruhun' da olmalı ki tarih gerçekleri yine doğru bir şekilde yazsın

Gerçekleri tarih yazıyor elbet. Sadece doğruları da değil yanlışları da yazıyor tabii ki. Üstelik bu yanlışlar 'Saray'ın duvarını aştıkça ve sorunlar aleni bir şekilde ortaya çıktıkça neresinden başlasak diye şaşırıyor insan. Aslında en başından başlamalı. G.Saraylı'nın hayallerinin sekteye uğradığı zamana. Terim'in gittiği, Mancini'nin geldiği vakte. Belki de 1996-2000 arasında olduğu gibi ikinci bir yükselme devri yaşanacakken, birileri geri dönüşüm kutusuna attı tüm hayalleri. Sanıldı ki bir iyi hoca gönderilip, başka iyi bir hoca getirilirse çözülecek her şey. Sanıldı ki her şey kaldığı yerden devam edecek ve kimse Fatih Terim adını anmayacak bir daha. Sanıldı ki sadece sarı-kırmızı forma yetecek başarmak için. Ve olmadığı görülünce sanıldı ki bir İtalyan gönderilirse ve yerine bir başka İtalyan getirilirse tarih yazmak için yeni bir word dosyası daha açılacak. Sanıldı ki Terim'in A Milli Takım'a gidişiyle yaşanan bu bocalama sürecinden sonra İtalya'nın Milli Takımı'nın hocası alınırsa fabrika ayarlarına dönülecek. Hatta koskoca G.Saray kulübünde sanıldı ki transfer edilen her futbolcu yerine 'cuk' diye oturacak. Sanıldı ki yaz boyunca Dünya Kupası maçlarını izleyen yönetim, öyle isimler getirecek ki dertler bitecek, çilek festivali bile düzenlenecek.
Dzemaili ve Pandev'i bu takıma kim tavsiye etti bilmiyorum. Ancak birkaç gün önce 109. yaşını kutlayan bir kulübün, hatta yönetiminin, hatta futbolcusunun yaptığı ve yapamadığı hamleleri anlayamıyorum. İtalya'dan dışarı çıkmayan bir hocanın nasıl umut olacağını, o hocanın kadrosunda Umut'un nasıl olamayacağını, Pandev'in bir maç 11'de, bir maç tribünde oturmasını, bir gün önce Avrupa'nın en iyi gençleri arasına alınan Bruma'nın 11'e alınmamasını, daha da ötesi Şampiyonlar Ligi'nde oynatılmamasını, transfer döneminde Semih ve Chedjou sakatlanır diye bir tane stoper alınmamasını, takımın inatla tek forvet oynatılmasını, gol kralının yalnızlaştırılmasını, Selçuk İnan'ın ne yaşıyorsa içinden çıkamamasını, daha da ötesi kariyerini tehlikeye atmasını, F.Bahçe galibiyetinin her şeye yeteceğinin sanılmasını, Veysel'e umut bağlanıp, Telles'in sadece Avrupa'da sahneye çıkarılmasını anlayamıyorum. Taraftarın "Sabri" diye bağırmasının sebebi Sabri'nin meziyetlerinin çok üst düzeyde olması değildir. Sabri'ye 'hayır' deyip, Veysel'le sorunu çözmeye çalışan zihniyete tepkidir. Eboue'nin bu takımda nasıl şans bulamamasını anlayamamaktır biraz da. Her maç sonrası "Daha agresif oynamamız gerekiyor" diyen Prandelli'ye Engin Baytar'ın anlatılamamasıdır. Dahası çok aslında. Sarayı sorunlarla labirente dönüştürürseniz çıkış kapısı yerine hep duvara toslarsınız. Hedefe sarılmak için sadece 'Duygun' olması da yetmez elbet, 'ruhun' da olmalı ki tarih gerçekleri yine doğru bir şekilde yazsın. İyi haftalar.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA