• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ŞEBNEM BURSALI

ŞİDDETİN CİNSİYETİ YOK AMA..

sebnem.bursali@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 28.11.2014, 00:00
Bundan 10 gün önce; gazete ve televizyonlara yansıyan bir haber hepimizin içini acıttı. 5 dil bilen, iyi eğitimli bir ekonomi gazetecisi meslektaşımız Kübra Eken, bebeğini dünyaya getireli henüz 2 gün olmuşken, loğusa iken yine gazeteci olan kocasının şiddetine uğramış ve beyin kanaması sonucu 1 yıldır yatağa bağımlı hale gelmişti. 6 ay bilinci kapalı kaldı ve çok şükür ki en azından bugün bilinci açıldı ama yine de çocuğu kendisine gösterilmiyor.
Bu hikayeyi duymayan kalmadı eminim ve istisnasız hepimizin içini acıttı ama bir gerçekle de bizi tekrar karşı karşıya getirdi.
Ne eğitim, ne yaş, ne ekonomik durum, ne sosyal konum.. Şiddet gören kadınla ilgili konuşurken bunların hiçbirinin kıstas olmadığını görüyorsunuz.
İster genç, ister yaşlı; ister ilkokul mezunu, ister profesör; ister temizlikçi, ister milletvekili... Ne olursanız olun, erkek şiddetine maruz kalmayacağınızın hiçbir garantisi yok.
İşte bu yüzden; kadına şiddetle ilgili hepimizin aynı tarafta durması ve bir şeyler yapması bir zorunluluk.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmanın sonucunu dün sizlerle manşetten paylaştık. Şiddete uğrayan kadının yüzde 79.8'i maalesef, yetkili mercilere başvurmuyor. Ya utanıyor ya suçlanmaktan çekiniyor ya da çocuklarının mutsuz olacağını düşündüğünden sessiz kalıyor.
İzmir bu konuda şanslı, çünkü kadına şiddetle ilgili başta kadın liderler olmak üzere çok duyarlı kişi ve kurumlar var. Son olarak; Lider Yaratıcı Katılımcılar Derneği (LİYAKAT)'ın; kadına şiddetle ilgili duyarsız ve sessiz kalınmamasına yönelik farkındalık yaratmayı içeren kampanyasını Yeni Asır'da detaylarıyla okudunuz.
"Görüyorum, Duyuyorum, Söylüyorum" ismi verilen kampanyanın son halkasında, Çarşamba günü düzenlenen bir geceden elde edilen gelirle, öncelikli olarak şiddet gören kadınların girişimci olmaları sağlanacak.
LİYAKAT Derneği'nin kadın ve erkek tüm yöneticilerini tanıyorum ve bu konudaki duyarlılıklarından dolayı başta Başkan Berkay Eskinazi olmak üzere hepsini yürekten kutluyorum.
Geçen akşamki farkındalık gecesinde, LİYAKAT'ı ve bu kampanyayı desteklemek üzere hazır bulunan, katkı koyan Işınsu Kestelli, Betül Elmasoğlu, Seda Kaya, Ekrem Demirtaş, Bülent Akgerman, Hasan Küçükkurt gibi oda ve dernek başkanlarını ve Mesut Sancak, Volkan Sintaç, Gafur Alişer gibi daha pek çok işadamını da kutlarım.
Benim başıma gelmez demeyin. Kadına şiddetle ilgili karşı duruşunuz olması için illa ki kadın olmanız da gerekmiyor, insan olmanız yeterli.
Zaten; Ceza Ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verilerine göre; cinayetten hükümlülerin çok büyük kısmı erkek ama bu hükümlülerin öldürdükleri 154 bin kişinin 5 bin 500'ü kadın, geri kalan hepsi erkek. Aslında şiddetin erkeği-kadını-küçüğü büyüğü olmadığını bilip ona göre birlik olmak gerek. Ama, kadın şiddetinin de hep erkekten geldiğini de unutmadan...

FITRAT MEVZUU VE ESKİ TÜRKİYE


Söz kadından açılmışken, hafta başında başlayan bir tartışmaya değinmeden geçemeyeceğim. Benim kadına yönelik her olumlu adım ve projeyle ilgili tutumum ve tavrımı bilen biliyor. Benim yönettiğim süre içinde yani son 7 yıldır Yeni Asır'ın kadına yönelik her projenin öncüsü ve lokomotifi olacak yayınlarını da okuyor, izliyorsunuz. O yüzden biraz sonra yapacağım yorumları okurken de bu konudaki tavizsiz duyarlılığımı unutmayın lütfen.
Gelelim mevzuya.. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın KADEM toplantısında yaptığı konuşma yine "mükemmel" biçimde cımbızlandı ve "algı yönetenler" tarafından "ustalıkla" montajlandı. "Kadın ile erkek eşit değildir"den tutun da "Fıtrat" mevzusuna kadar başlıklandırılan bu konuşmanın, 3 cümle öncesi ve 3 cümle sonrasını dinlemeniz veya okumanız durumunda, kesinlikle ve kesinlikle böyle bir anlam çıkartılacak ifadenin olmadığını görüyorsunuz zaten.
Kadın ve erkek cinsinin fiziksel farklılığını vurgulamak üzere örnekler verilen ve konuşmanın tümüne baktığınızda aslında "kadının üstünlüğünden" söz edeceğiniz mevzu, saçma sapan yerlere çekildi. Ve maalesef bu tartışma; kadın-erkek eşitliğini "Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür" ifadesini Anayasa'nın 10. Maddesine bizzat koyduran Tayyip Erdoğan üzerinden yapılmaya çalışıldı.
İflah olmaz Tayyip Erdoğan karşıtlarının, cımbızlayarak özenle seçtiği cümleler üzerinden yürüttüğü tartışma, Erdoğan'ın yaptığı izahat üzerinden son buldu bulmasına ama, ben bu kısacık fırtınadan kim fayda edindi sorusunun cevabını sizlere bırakıyorum.
Bu tür altı boş, içi boş tartışmalar, eski Türkiye'nin zamanında kaldı. Eski Türkiye sevdalılarına buradan bir çift lafım var; Artık uyanın. Çünkü Eski Türkiye zamanı bitti. Türk kadını adına tartışmanızı kendi ideolojik pencerenizden yapmayın. Çünkü hiç ama hiç inandırıcı değilsiniz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA