Önce vücudundaki tüm kıllardan ve tüylerden kurtuldu, duş aldı, yeni aldığı kıyafetleri giydi, makyaj yaptı, saçlarına fön çekti, kırmızı ojesini sürdü, en sevdiği parfümü sıktı ve en gösterişli güneş gözlüğünü kapıp çıktı evinden. Yüzüne en çekici gülümsemeyi yerleştirdi ve mumyalanmış gibiydi âdeta, başka mimikler kullanmaktan kaçındı. 
Telefonun zil sesini, yabancı bir şarkıyla değiştirdi. Rehberindeki “Eren” ismini sildi, yerine “her şeyim” yazdı. Duvar fotoğrafını ise; mini etekli bir fotoğrafla değiştirdi. Ve adı Fadime değil, Betül’dü o gün. Artık hazırdı, günlerce telefonda konuştuğu ama hiç görmediği adamla buluşmaya. 
Buluşma yerine kasıtlı bir şekilde yarım saat geç gitti Fadime. Zor bir insan olduğunu en başından belli etmeliydi aklınca. Eren bekledi ve Fadime geldiğinde olumsuz bir tepki vermedi. Sanki daha önce defalarca görüşmüşler gibi davrandı. Elini tuttu ilk dakikadan Fadime’nin. Tersleneceğini akıl etmemişti belli ki. 
Eren, her yarım saatte bir ojelerinin renginin güzelliğinden bahsediyordu Fadime’ye. Ellerini de çok beğenmişti. Kırmızı, o günden sonra en favori oje rengi olmuştu genç kızın. 
O gün her şey güzeldi Fadime için. Hoşlandığı adamla dans etmişti. Üzerine titreyen bir sevgilisi olmuştu, belliydi. Sık sık görüşeceklerdi o günden sonra. 
Bir sonraki buluşmalarında Fadime, yine sürdü kırmızı ojesini, üzerine parlatıcısını da geçti. Ellerine bir baktı şöyle, kendi de beğendi. O gün bekletmedi Eren’i, tam kararlaştırdıkları saatte gitti buluşma yerine. Sıradan bir gün geçirdiler ama yine defalarca kez duymuştu Eren’den, ojelerinin renginin çok hoş olduğunu. 
Kendini akıllı zanneden bir kızdı Fadime ama bu kez öyle olmamıştı. Eren, ortada hiçbir şey yokken, Fadime’yi aramayı kesti. Telefonunun numarasını değiştirdi. Bu kız, düpedüz âşık olmuştu o iki gün görüştüğü adama. Elinden bir şey gelmiyordu, rastgele telefonda tanıştığı bir adamdı Eren, ortak arkadaşları bile yoktu ki arasın sorsun, bir şekilde ulaşmaya çalışsın. Ulaşamadı da… 
Bir akşam evindeki tüm kırmızı ojeleri aldı ve dışarı çıktı. “Nefret ediyorum kırmızı ojeden de senden de Eren.” yazdı bir kaldırıma, elindekilerle. 
Birkaç gün geçtikten sonra Eren’e sinirlenip, eski sevgilisini aradı. Buluşmak istediğini söyledi. Teklifini reddetmedi delikanlı. Fadime, kendi hâlinde gitti. Eski sevgilisini sevmediği için, kendini beğendirme çabası da yoktu. O günün, hayatındaki en berbat hissedeceği gün olacağını tahmin bile edemezdi. Duydukları karşısında kanı dondu, yerin dibine girmek istedi. 
“Kırmızı oje çok yakışıyormuş sana Betül Hanım, öyle söyledi bir tanıdık, keşke bugün de sürseydin de ben de görseydim o güzel ellerinle nasıl bir uyum içinde olduğunu.”