Çıkarcılığın tavan yaptığı bu günlerde hep nereden çıkarımız var diye bakılıyor, oysa nerede kaybımız var diye baksak inanın daha azla çıkar elde edeceğiz.
Millet şuurunu ve iman esasını zorlayan yandaşlık, insan temelini ve özü zedeleyen sahiplenme sadece kişilere değil, ülke ve İslam değerlerine de oldukça fazla zarar vermekte, hala şu iki sancılı konuyu birbirinden ayıramadık, eğer ayırmayı da başaramazsak daha vahim bir manevi gelecek bizi bekliyor demektir.
İnsan önce ne için yaratıldığını, daha sonra ne yapması gerektiğini idrak içinde olursa, kendisini de siyasi oyunlara alet etmez, kardeşlerine karşı daha uyumlu davranırsa işte o zaman hem kendi misyonuna hem de öz olan değerlere hizmet etmiş olur.
Birilerinin düğmeye basması ile bir takım siyasi destekli grupların ve ya organların harekete geçmesi illegal davranışlar sergilemesi vatana ve inanca saldırıdan başka hiçbir neticeye çıkmaz!
Cumhurun başkanını seçmesinden sonra ülke içinde bazı sıkıntıların yeniden ortaya çıkarılmaya çalışılması arzusunda olanlar muhakkak olacaktır, işte bu nokta da yukarıda dediğim gibi “millet şuurunu ve iman esasını” unutmamamız lazım.
Bu millet şunu bilmelidir ki, hiçbir devlet Türkiye’nin daha fazla başarı göstermesi için çalışmaz! Demek ki telkinde bulunanlar devlet çıkarlarına ters düşünenlerdir. O halde matematik çok basit, yolun açık olsun Türkiye diyecek ve bu topraklar aşkına çıkarcılık değil nerede kaybımız olur ona dikkat edeceğiz…